“İçsel kazımız ZAMANSIZ ile devam ediyor!”
Denizsiz taka olmaz
Parasız caka olmaz
Kalbi yakıp kül eder
Aşk ile şaka olmaz!
(halk deyişi)
Akıl, kalbin sesine kulak verebildiği zaman çok daha işlevsel bir araç haline gelir. Sürekli akıl yürütmeye çalışmak yerine içimizde sakladığımız gerçeklere kendimizi açabilirsek insan olmanın sırlarını keşfetmemiz mümkün olabilir belki de.
‘Belki de’ diyorum çünkü ben sadece kendi deneyimlediğim haliyle, kendi kıtamı keşfetme çabamın beni götürdüğü yere kadar kendime tanık olabiliyorum. Sosyal yazılımın baskısıyla zihnimin yarattığı BEN yanılsamasını- çok başarılı ve övgüye değer görülse de- çözmeye ve kendimi bu yanılsamanın gizlediği gerçeklere açmaya çabaladığım içsel yolculuğuma sizlerin de tanık olmasını diliyorum.
Bir bakıma bu kitapta paylaştığım süreç, daha önce öz terapi sürecimde yaşadığım içsel kazının devamı niteliğinde.. Onunla bağlantılı ama bağımsız bir deneyim. Üç yıl önce, geçmişimde yaşadıklarımın şimdideki izini sürerek yaptığım içsel yolculuğumun beni nasıl özgürleştirdiğini deneyimlemiş; o yolculukta içimdeki temas kişileri ile (annem, babam, Arkadaşım vb.) yüzleşip hesaplaşmış ve onlara ilişkin taşıdığım yüklerden kurtulmuştum.
Onlarla helalleşmiştim bir bakıma.. ÖZ TERAPİ ‘içsel bir kazı’ kitabımda okur, benim deneyimime tanık olurken ister istemez kendi içsel yolculuğuna çıkıp kendi içindeki temas kişileri ile helalleşme sürecine giriveriyordu (1).
Öz Terapi sonrası..
Kendimi yaşamın doğal akışına bırakmamı sağlayan bu özgürlükle birlikte devam ederken hayat; yaşadığım kendine özgü bir deneyimle; içimde, daha derinde, altta yatan boşluğu gördüm. Anladım ki, hayat boyu yaşadığımız her şey içimizdeki boşlukları doldurma çabası!. Tüm yaşamı, bu yolda dışardan elde edebildiğimiz anlamlı-anlamsız kazanımlarla tüketiyoruz.. Oysa o boşlukları içimizdeki BEN’den başkası dolduramıyor.. Çünkü o boşluğu yaratan; dıştan elde edilenlerle karşılanamayacak en doğal en temel içsel ihtiyaçlardır; zamanında karşılanamamış!
Zamanında karşılanmamış o ihtiyaçlar gün gelir, zamansız ortaya çıkar.. Sizi sarsar, savurur, hayatınızı sorgulatır ve kendi gerçeğinizle yüzleştirir!. İşte bu kitap böyle ‘zamansız’ bir deneyimin; kimliğimin kendi kendini sınırlayan biyografik yükünden bağımsız, insan olmanın doğasına odaklanıp duygularımla savaştığım bir sürecin günlük tutanakları..
Ben bu deneyimi yaşarken kalbimin sesine kulak verdim ama akıl yürütmekten de kendimi alamadım. Çünkü gençlik döneminde yaşansa çok farklı anlamlar yüklenebilecek bir deneyimi olgun yaşımda gerçekleştirmek; bana zihnin bildiği tüm bilgi birikimi ile birlikte kalbin ne dediğini anlamada bir yol haritası gösterdi. Böylece yaşadıklarım; beni sarsarak, duygularımı savurarak da olsa; kendimi ve ‘insan’ı anlama yolculuğumda yeni keşiflere ulaşmamı sağladı. Adına AŞK dediğimiz deneyimin ne olduğu, ne olmadığı, zamanında karşılanmamış temel ihtiyaçların ‘zamansız’ ortaya çıkıp bize bizi nasıl anlattığı, bilinç dışını nasıl ifşa ettiğini anlayıp anlamlandırmaya çalıştım (2).
Umarım siz de benim deneyimime tanık olurken kendi yaşan/ma/mışlıklarınıza göz atma ve yüreğinizin sesine kulak verme cesareti bulursunuz.
B.Y.
27 Ağustos 2024, Hasanoğlan/Ankara
Referanslar
(1) Yeşilyaprak, B. (2024). Öz Terapi ‘içsel bir kazı’ (5.baskı) Nobel Kültür Yayınları, Ankara.
(2) Yeşilyaprak, B. (2024). Zamansız ‘aşk günlükleri’ Nobel Kültür Yayınları, Ankara.