Hayallerin Coğrafya Arayışı
Geleceğe yönelik karamsarlık ve güvensizlik başta eğitimli gençler olmak üzere insanlarımızı yurtdışına yöneltiyor. İşsizliği tadan, mesleğini yapamayıp farklı işlerde çalışan, çıkışsızlığı sömürülen, yoğun çalışma koşullarına mecbur bırakılan, güvencesiz işlerde tatmin edici ücretler alamayan gençler kendini giderek buraya ait hissetmiyor. Yurttaşlık bilincinin erozyona uğraması ve aidiyet duygusunun azalması, politika yapıcıların ağır kusuru var elbette, ülkeyle bağı zayıflatıyor. Var olan ya da yaratılan ilişkiler ağı sayesinde yurtdışı bir imkân ve çıkış olarak görülüyor. Kendini bir bilinmeyene bırakanlar da az değil elbette. İletişim teknolojilerinin gelişkinliği ve ulaşım kolaylığı gibi nedenler süreci hızlandırıyor. Yolunu Batı’yla kesiştirmek isteyen, geriye dönüşü de pek düşünmeyen büyük bir kitle var. Batı’da yükselen yabancı karşıtlığını da göze alan, uyum konusunda çaba harcamaya hazır bu insanlar. Tuhaf bir biçimde, yaşça daha büyük bir kitleyse cesaret gösterip buna yeltenememekle birlikte içinde bu arzuyu yoğun olarak taşıyor.
Bu ülkeye dair umut yitimine uğrayan, hayallerinin uzağına düşen gençler bir çıkışsızlık içinde. “Ne de olsa buradan daha iyidir”, kavrayışıyla hareket ediliyor. Temel belirleyen öncelikle ekonomik nedenler oluyor elbette. Bunun yanında, dil öğrenme, eğitimine Batı’da devam etme, kendine yeni bir gelecek kurma, “kuralları oturmuş daha özgürlükçü bir ülkede yaşama”, dünyayı görme ve tanıma gibi gerekçeler de var.
Yurtdışına çıkıldıktan sonra çalışma izni alınamasa da kaçak çalışmak bu işin olmazsa olmazı olsa gerek. Statü anlamında buradaki eğitimine uygun olmayan işleri yapmaktan çekinmemek de bir çıkış çabasının görüngüleri. Örneğin, diplomasının denkliği kabul edilmeyen bir doktorun taksi şoförlüğü yapıyor olması artık olağan hikâyelerden sayılıyor. Bu durum, işin getirisi ve bir dönem sonra ulaşılabilecek refah düzeyi düşünüldüğünde kabul edilebilir bulunuyor. Konforlu bir yaşama kavuşabilmek için geçilmesi gereken aşamalardan sayılıyor. Ülkemizde sınıfsal geçirgenliğin azalması, gelir bölüşümü adaletsizliğinin büyüme eğilimi göstermesi insanları çıkışsız bırakıyor. Ülkeye küskünlüğün bir nedeni de bu.
Burada, TÜİK’in 2023 yılına dair verilerine değinebiliriz. Nüfusun en yüksek gelir grubunu oluşturan %20’lik diliminin toplam gelirden aldığı pay yaklaşık olarak %50. En düşük gelire sahip %20’nin aldığı pay ise yaklaşık olarak %6. Bölüşüm mekanizmalarındaki çarpıklık karamsarlığı arttıran önemli bir etken.
Batı’da vatandaşlık alabilmek için tuhaf işlere de kalkışılabiliyor. Bunlardan biri de para karşılığı yapılan sahte evlilikler. Ciddi maliyeti olan bu girişim, kaçak olarak ya da çalışma izinli, yoğun bir çalışma sürecini zorunlu kılıyor. Bunun yanında sığınma talebi de bir çıkış olarak görülebiliyor. Karadağ gibi birçoğumuzun haritada yerini bulmakta zorlanacağı ülkeler bile bir imkân olarak değerlendirilebiliyor. Elbette tüm bu durumlar ülkemizin ekonomik-politik sıkışmışlığıyla doğrudan ilişkili. Gidenlerin büyük bir kesiminin dönme planı yapmadığı da anlaşılabiliyor.
Bir süre çalışıp, para biriktirip, döndüğünde rahat bir yaşam kurgulayanlar da var elbette. Bunun yanında özellikle akademik camiada, yurtdışında çalışma yürütmüş olma durumunun burada bir avantaj sağladığı da düşünülebilir. Bu da yetişmiş insan gücünün yine burada kalması anlamında olumlu görülebilir. İnsanlığın kültürel ve bilimsel birikimini taşımak bir çarpan etkisi yaratacaktır elbette.
Buranın insanının hayallerini bir başka coğrafyada gerçekleştirebileceğini düşünmesi ve bu yönde adımlar atıyor olması ülke açısından oldukça üzücü. Ekonomik açıdan tatmin etmeyen, kuralları oturmamış, gelecek de vadetmeyen bir işleyişi cezbedici hale getirmek kolay olmasa gerek.
Dünyayı tanımak, bilmek; bilgiyi ve görgüyü arttırmak oldukça değerli eylemler. Kişiyi zenginleştireceği gibi içinde bulunduğu toplumu da, insanlığı da zenginleştirir. Ülkeye de dünyaya da değer katacaktır bu eylem. Bu zenginliğin, birikimin, deneyimin ülkede kalabilmesi ve bu imkânlara henüz ulaşamamış olanlar için de ufuk açıcı bir işlev görmesi oldukça değerli. Bireyin hayallerini gerçekleştirebilmesiyle toplumun özlemlerinin karşılanması arasında yaratılacak denge ülkeye katkı sağlayacak bir işlev görecektir. Önemli olan, bireyin hayallerini içine doğduğu coğrafyada gerçekleştiremiyor olsa da, kazanımlarının ürünlerini burayla da paylaşmasıdır sanırım.
Hayallerin coğrafya arayışı, kendini bulacağı, serpileceği bir toprak arayışı aynı zamanda. Şu kısa ömrümüz düşünüldüğünde bu mutluluk ve huzur arayışının yadırgatıcı bulunması empati yoksunluğu taşıyor. Bireyin kazanımlarının paylaşılmasının yaratacağı faydalar ise bir zenginlik kaynağı elbette.