Teknoloji Soğuk Savaşı Bağlamında Bir Soru: Küresel Dijital Toplumda “Halk” ve “Millet” Farklı İnsanlar mı Olacak?

Fikir Yazıları - Doç. Dr. Muhammet Özdemir

Teknoloji Soğuk Savaşı Bağlamında Bir Soru: Küresel Dijital Toplumda “Halk” ve “Millet” Farklı İnsanlar mı Olacak?

Başlangıç tarihi belirlenmemiş olmakla birlikte ABD ile Çin arasındaki ticari rekabetin artık birçok açıdan yeni bir soğuk savaşı içerdiğine dair ortak kabul uluslararası dünyada gitgide yayılmaktadır. Malaya Üniversitesi’nde Çin Araştırmaları Enstitüsü’nde görev yapmakta olan akademisyen S. Mahmud Ali, yeni bir soğuk savaş döneminin yaşandığına dair ilk saptamalarda bulunan araştırmacı gibi görünmektedir. Ali, daha 2005 yılında eski SSCB’nin yerini Çin’in almaya başladığını[1] ve 2015 yılında ABD ile Çin arasında “yeni bir Soğuk Savaş”ın söz konusu olduğunu[2] yazmıştır. Luiz Alberto Moniz Bandeira’nın 2017 yılında yayınlanan kitabı söz konusu yeni soğuk savaşa “İkinci Soğuk Savaş” demekte,[3] onu takiben genişleyen ve İngiltere ve Rusya’yı da denklemin içine dâhil eden yeni değerlendirmelerden sonra Pak Nung Wong’un 2022 yılında yayınlanan kitabına ek olarak Caitlin Lee, 17 Ağustos 2023 tarihli bir yazısında bu soğuk savaşa “Teknoloji Soğuk Savaşı” adını uygun bulmaktadır.[4] Başka bir açıdan “ulus-ötesici” veya küreselleşmeci ve bireyselleşmeci ABD ile “ulus-devletçi” ve toplum-merkezci Çin arasındaki teknoloji soğuk savaşının, tarihsel ipek yolunun siber mekâna (dijital ortama) taşınması üzerinden ikinci taraf lehine gelişebileceğini irdeleyen çalışmalar yayınlanmıştır.[5] Adrian Shahbaz’ın iddialı kitap bölümü, Çin’in dijital ortama taşıdığı yeni ipek yolu ticaretinin gündelik insan yaşamını, davranışlarını ve değer yargılarını çok değiştirdiğini haber vermektedir. Shahbaz’a göre bizler ABD ile Çin arasındaki rekabette neye dönüştüğümüzü bilmeksizin dijital ortamı kullandık ve şu anda büyük ölçüde yeni normatif değerler edinmiş bulunuyoruz. Pek çok araştırmacı, Shahbaz’ın devletlerin ve toplumsal ilişkilerin dijital teknoloji üzerinden dönüştürülmüş olduğu tezini biraz abartılı bulabilir.[6] Bütün bunlar 2016 yılından beri konuşlanmaya yönelmiş Türkçe İkinci Soğuk Savaş literatürü açısından görece yeni bir yönelim içermektedir. Belli ki bu yeni dijitalleşmiş İkinci Soğuk Savaş bağlamı felsefe ve sosyal bilimlerin yanı sıra bütün dinlerin hikâyelerini değiştirecektir.

Stefan Lorenz Sorgner’nın 2022 yılında yayınlanan kitabı, içinde bulunduğumuz ve yaşadığımız yeni küresel dijital toplum döneminde; doğanın (insanın) iyilikle ve teknolojinin (kapitalizmin) kötülükle nitelendirilmesinin artık bir işlevinin kalmadığını, bunun yerine hayatı ve gerçek sorunları çözümlemek gerektiğini belirtmektedir. Sorgner, bunu yaparken transhümanizm ve posthümanizm literatürlerini göz önünde bulundurmakta ve “kişi-merkezci” (personcentric) ve bütünüyle pratik düşünmemizin iyi olabileceğini ifade etmektedir. Sorgner’nın önerisi, özellikle ABD ve Çin dışındaki ülkelerde yaşayıp da kendi yaşamı üzerine doğru analizlerde bulunmak isteyen aydınlar için isabetlidir. Bu bir açıdan –tek kutuplu dünya ve insan hakları alışkanlıkları açısından- son olsa da başka bir açıdan –yeni çift kutuplu dünyada yaşayan insanlar açısından- yeni bir başlangıca karşılık gelmektedir.[7]

Sorgner’nın önerisine dayandığımızda ve kendi yaşamımız üzerine düşünmeye başladığımızda; ABD ve Çin açısından nispeten belirgin olsa da dijital insan literatürleri ve iki kutup dışındaki ülkelerde yaşayan insanlar açısından henüz belirlenmemiş bir soru vardır. Bu soru dijital toplumların iletişim ve işbölümlerini düzenleyecek temel ilkelerin neler olduğu ve teknolojinin yeni nimetlerinin toplumlarda hangi ölçütler baz alınarak dağıtılabileceğidir. Sözgelimi Sorgner’ya göre büyük ölçüde siborglaşmış bir özne olarak ben de transhümanizmin bütün taahhütlerinden tıpkı Max More, Nick Bostrom ve Ray Kurzweill gibi yararlanabilecek miyim? Dolayısıyla ben transhümanizmin paydaşı mı olacağım yoksa popüler tüketicisi mi olacağım? Bu soru, Alain Badiou’nun 2016 yılında dile getirmeye çalıştığı ve ona iştirak eden Tunuslu aktivist Sadri Khiari’nin post-kolonyal çalışmalara göre Araplar ve Müslümanlar için bir cevap bulmayı denediği sosyolojik bir soru üzerinden Batı Avrupa toplumlarına ve başka dünya toplumlarına da genellenebilir: Teknoloji Soğuk Savaşı döneminde Batı demokrasilerinde “ulusların eşit insanları (millet) ve bu eşit insanların insanları (halk)” nasıl teşekkül edecektir? Badiou’nun saptamasına göre, modern bir Batı demokrasisinde bir “egemen insanlar içeriği” (“the sovereign people”) ve bir de söz konusu “insanların insanları” (“the people’s people”) bulunmaktadır. Badiou’nun birinci adlandırması Türkçeye “millet” olarak, ikinci adlandırması da “halk” olarak çevrilebilir. O, halkı nitelendiren temel unsurun çiftçilik, yoksulluk ve işçilik olduğunu, sığınmacı ve göçmenlerin de halka dâhil olduklarını belirtmektedir. Bu takdirde; sözgelimi Badiou’nun yaşadığı bir Batılı demokrasi olarak Fransa’da millet ve halk neye göre belirlenecektir? Fransa’da Fransızların bir kısmı beyaz eşitler içinde seçkinler olmaya, bir kısmı da emekçiler olarak sığınmacı ve göçmen Siyahlar ve Araplarla birlikte “geniş kitle” olmaya devam mı edecektir?[8]

Badiou, Çin toplumu örneğinde halkın kapitalist oligarşinin kapsamlı ve mutlu orta sınıfına denk geldiğini belirtmektedir.[9] Bu durumda Çin’in teknolojiden zenginleşen oligarşisi de millete tekabül etmektedir. Her iki kesim de kendi üyelerinin “Biz” derken kastettiklerinin kendi üyeleri olduklarını anlayacaktır. Her ne kadar Judith Butler hâlâ “Biz”in ortak bir hedef ve gaye uğruna dayanışma içinde çalışan insanların birlikteliği için kullanılan ahlaki (ideolojik/davacı) bir özne işareti olduğunda ısrar etse de,[10] Sadri Khiari, halkı bir araya getiren temel motivasyonun güce erişmek gayesi olduğunu ve halkın güç ilişkileri akrabalığına sahip insanlardan oluştuğunu, her insanın “Biz” derken kendisini ait hissettiği bir yer ve ekonomik durum olduğunu, dolayısıyla hep Batılıların (“the people”) gözetilmesi kadar biraz da Batılı olmayanların (“the third people”) konumlandırılması ve konuşlandırılması gerektiğini ifade ederek Butler’ın yaklaşımını tartışmaya açmaktadır.[11] Birçok araştırmacının analizlerinin derlenmesinden çok önce hayatını kaybetmiş olan Pierre Bourdieu, oldukça seçkinci bir konumlandırma ve konuşlandırmayla; halkın güç arayışındaki özneler açısından soyutlanmış bir söylem olduğunu, bununla birlikte orta sınıftan ve çalışan insanlara “halk” (people) denilebileceğini saptamaktadır.[12] Millet ve halka ilişkin uluslararası görüşler hayli çeşitli görünmektedir.

Teknoloji soğuk savaşı bakımından Alain Badiou ve diğer yazarların halk veya people analizleri iki açıdan önemlidir: Birincisi, yeniden iki kutuplu ve dijital teknolojinin dönüştürdüğü dünyada sözgelimi transhümanizm ve posthümanizm literatürleri posthuman özelinde “insan” ve “insanlar” derken hangi insanları baz alarak konuşmaktadırlar? Onlara göre “millet” olan toplumlar ile “halk” olan toplumlar hangi ölçüte göre ayrışacaktır? Sözgelimi teknolojide azgelişmiş Afrikalı toplumların konumu ne olacaktır? İkincisi, teknoloji yoluyla ve yeni fırsatlardan yararlanarak zengin olacak insanlar ile bunların yaşadıkları yerel toplumlarda diğer insanların rol dağılımları, iletişimleri ve işbölümleri nasıl kurallandırılacak ve hangi değerlere dayanacaktır? Mesela YouTuberlar bilgi ve bilgilenme kaynakları olmak bakımından üniversite profesörlerinden daha önemli ve etkin mi olacaklardır? Stefan Lorenz Sorgner her yerel toplumun kendi içinde bu iki soruya cevap vererek kişi-merkezci bir güncel yaşam analizinde bulunmasını önermektedir. Badiou’nun okumasına göre, 20. yüzyılın “özgürleştirme” (“liberation”) deneyimlerinden hareketle anlaşılabilecek olan; 21. yüzyılda yeterli teknolojiye sahip olmayan toplumların dezavantajlı olabilecekleridir.[13] Bence ikinci sorunun cevabını zaman gösterecektir.

Burada can alıcı ve daha ileri bir zamandan başka ve üçüncü bir soru da yapay zekâ teknolojisi ile geliştirilmiş makine veya robotların yeni halk sınıfını oluşturup oluşturmayacağına dair olabilir. Eğer böyleyse hangi toplumlarda veya hangi toplumların hangi ekonomik sınıflarında robotlar bu konumu üsteleneceklerdir? Böyle bir vakıa meydana gelirse önceki dönemlerden geride kalmış ve istemeksizin de olsa yardımcı işleri gözeten insanların muhtemel işsizlikleri nasıl yönetilebilecektir? En çok da bu sorunun cevabı teknoloji soğuk savaşının getireceği deneyimler tarafından belirlenecekmiş gibi görünmektedir.

[1] S. Mahmud Ali, US-China Cold War Collaboration, 1971-1989, New York: Routledge, 2005.

[2] S. Mahmud Ali, US-China Strategic Competition: Towards a New Power Equilibrium, New York, London, Berlin: Springer, 2015, s. 1.

[3] Luiz Alberto Moniz Bandeira, The Second Cold War: Geopolitics and the Strategic Dimensions of the USA, Cham/Switzerland: Springer, 2017, s. 13.

[4] Caitlin Lee, “Winning the Tech Cold War”, The Rand Blog,, 17 August 2023, https://www.rand.org/pubs/commentary/2023/08/winning-the-tech-cold-war.html (Erişim Tarihi: 29.01.2024). Karşılaştırmak üzere bkz. Pak Nung Wong, Techno-Geopolitics: US-China Tech War and the Practice of Digital Statecraft, London, New York: Routedledge, 2022.

[5] David Gordon, Meia Nouwens (ed.), The Digital Silk Road: China’s Technological Rise and the Geopolitics of Cyberspace, London: Routledge, 2022.

[6] Adrian Shahbaz, “The Digital Silk Road and Normative Values”, The Digital Silk Road: China’s Technological Rise and the Geopolitics of Cyberspace; ed: David Gordon, Meia Nouwens, London: Routledge, 2022, s. 107-116.

[7] Stefan Lorenz Sorgner, We Have Always Been Cyborgs: Digital Data, Gene Technologies, and an Ethics of Transhumanism, Bristol: Bristol University Press, 2022, s. 185-187.

[8] Alain Badiou, “Twenty-Four Notes on the Uses of the Word “People””, What is a People? içinde; ed.: Amy Allen, çev.: Jody Gladding, New York: Columbia University Press, 2016, s. 28.

[9] Badiou, “Twenty-Four Notes on the Uses of the Word “People””, s. 29.

[10] Judith Butler, ““We, The People”: Thoughts on Freedom of Assembly”, What is a People? içinde; ed.: Amy Allen, çev.: Jody Gladding, New York: Columbia University Press, 2016, s. 49-51.

[11] Sadri Khiari, “The People and Third People”, What is a People? içinde; ed.: Amy Allen, çev.: Jody Gladding, New York: Columbia University Press, 2016, s. 87-88.

[12] Pierre Bourdieu, “You Said “Popular”?” What is a People? içinde; ed.: Amy Allen, çev.: Jody Gladding, New York: Columbia University Press, 2016, s. 32-34.

[13] Badiou, “Twenty-Four Notes on the Uses of the Word “People””, s. 22-23.