Hülya Yavuz Kandemir'in, Prof. Dr. BİNNUR YEŞİLYAPRAK’IN ‘’ÖZ TERAPİ’’ KİTABI HAKKINDA YORUM

Kitap Tanıtımı - Hülya Yavuz Kandemir

Prof. Dr. BİNNUR YEŞİLYAPRAK’IN ‘’ÖZ TERAPİ’’ KİTABI HAKKINDA YORUM
Freud'un da söylediği gibi hepimiz hastayız. İyileşmek için tek ihtiyacımız olan şey bunu gerçekten istememiz ve hasta olduğumuzun farkında olmamız. Pandemi sürecine kadar pek çoğumuz kendimizin nasıl olduğunun farkında değildik. Yalnızlığımızdan kaçarken bir anda yalnızlığımızla baş başa kaldık. Bu süreçte uzmanların önerileri bunu fırsata çevirip içinize dönün önerisi olmuştu. Neydi bu içimize dönmek. Yaşam içerisinde kendimizden çok başkalarının farkında oluruz. Aslında gördüklerimiz bize yansıyandır. Bizde olanı görür ama fark edemeyiz. Gördüklerimiz bizi hasta eder sanırız. Oysaki bakmadığımız bir yerde içimizden onlar vardır. Biz onları bize ayna olan ilişki kurduğumuz insanlarda çok rahat görürüz.
Dünyada psikoterapist sayısı kadar psikoterapi yöntemleri bulunmakta. Yöntemin hedefi etik ve bilimsel kurallar dışına çıkmadan danışanın duygu, davranış ve bilişsel örüntüleri üzerinde çalışmaktır. Değerli Binnur hocam alanın da uzmanlığıyla bilenen pek çok terapi yöntemlerini uyguladı. Yüzleşti, yazdı… Uzmanların da söylediği gibi şu ana kadar yaptıklarımız yanlıştı ve bizi hasta etti, o zaman biz yapmadıklarınızı yapalım.
Freud'un da söylediği gibi hepimiz çocukluktan hastayız. Anne babalarımız bizlere en iyisini verdiklerini, yaptıklarını düşünürken yedi kuşak ötesinin onlara kadar uzanan öğretileriyle bizleri büyüttüler. Biz de aynı şeyleri yapıyoruz. Onlardan öğrendiklerimizle hayata devam ederken aynı zamanda sahip olduğumuz çocuklarımıza da aynı eğitimi vermeye çalışıyoruz. ‘’Bize en büyük kötülüğü ebeveynlerimiz yaptı.’’ diyen arkadaşıma katılırken, ‘’Şimdi ben bana öğretilenleri değil, kendi doğrularımla çocuğumu yetiştiriyorum. Ama bir gün onun da beni suçlamayacağının garantisi yok. Ben de ebeveynlerim gibi doğru yaptığımı sanırken onun için yanlış yapabiliyor olabilirim.’’ diyen arkadaşıma da katılıyorum. Çünkü iyi anne iyi baba kime ve neye göre iyi?
Çocuğun isteği ideal benliğine ulaşmaktır. Bütün çabaları bunun içindir. Tek isteği onay almak ve cesaretlendirilmektir.
Freire’e göre; eğitimin özündeki amaç, “Bilinçlenme” ya da bilincin gelişmesine aracı olmaktır. En alçak bilinç seviyesi sessizlik kültürüdür ona göre. Sessizlik kültüründe yaşayanlar, tam bir hayvani etkinlik düzeyinde kalırlar. Freiri’nin eğitim amaçlarından biri hayvani etkinlik düzeyinde yaşayanların kendilerini anlamalarını sağlamaktır.
Sokrat'ın dediği gibi önce kendini bilmelisin. Sokrat’tan günümüze doğu ve batı felsefesinin ana problemlerinden biri olan Delphi tapınaklarında da yazan’’ Kendini bilmek’’; J.J. Rousseau, Yunus Emre, Mevlâna ve Hacı Bayram-ı Veli’nin değindiği konu olmuştur. Kendini bilmek, kendini nasıl aynada görüyorsan doğada ve insanlarda kendini görebilmektir. Kişinin daha iyi olana dönüşmesi için üzerinde düşündüğü ve dünyayı daha iyiye dönüştürmek için eyleme geçmesi kişinin özgürleşmesidir.
Yazma eylemi iyileştirici bir niteliğe sahiptir. Binnur Hoca’mın da söylediği gibi: “Yaşadım. Yazdım. Özgürleştim.”
Psikiyatrist Dr. Agah Aydın da ‘’Ruhsal travmalar, insanlar başlarına geleni, yaşadıklarını kendi sözcükleriyle anlayıp anlatabildiğinde iyileşir.’’ der.
‘’Okumak işidir yazmak. İstediğimiz kadar kendimizi yazalım kendimiz değildir. Kendimizi yazmayalım kendimizdir. Gogol’un dediği gibi’’ Yazdığım bütün karakterler benim, hiçbiri ben değilim. ’Hem biziz. Hem biz değiliz. Otobiyografi de otobiyografi değildir. Salt otobiyografi yazılamamış imkânı yok. Aynı da fiziki olarak kendini göremez. Görüntü mikro zamanda değişir; algı da değişir. Hiçbir zaman hiçbir insan yaşadığı anıyı hatırlamayacak, kendini göremeyecektir.’’ der yazar ve yazarlık eğitmeni Hakan Akdoğan.
Yazma terapisi, dışsallaştırarak hem doktor hem de kendi gözünde bireyin anlaşılmasını sağlıyor. Nitelikli metinleri çözümleyebilmek de nitelikli analizdir. ’diyor yine Hakan Akdoğan.
Hakan Akdoğan ‘’Okumak, anıları dürtüklenme işi. O anılardan bir duygu duruma girersiniz Freud'un gündüz düşlerinde olduğu gibi o düşler içine girersiniz. Bir kişinin yazmaya başlayıp esin perisinin geldiği yer diye adlandırdığı bilinçaltına gelinen yerdir. Bilinç ile bilinçaltı arasında bir kapak olduğunu düşünürsek o kapı açıldığında ilham perisine gerek yok.’’ der.
Freud ta, iyi edebiyat iyi psikanalizdir der. Okuyucunun da bu eserden iyileştirici fayda sağlayacağını düşünüyorum.
Tolstoy da kişinin kendini değiştirmesinin dünyayı değiştirmek olduğunu söyler. Her bir kişinin kendisini bilmesi demek, dünyanın dönüşmesi demektir.
Kendini bilen, değerini bilir. Kendi değerini bilen, insan değeri bilir. Kendini bilmeyen dünyanın bütün bilgilerini bilse de değer ve anlamı yoktur