İş Yerinde Zehirli (Toksik) İlişkiler
Doğası gereği sosyal bir varlık olan İnsan, yaşam içinde sürekli iletişim içinde olmak ve diğer insanlarla bir şekilde etkileşim kurmak zorundadır. Günümüzün büyük bir bölümünü geçirdiğimiz iş yerlerimiz (okullar, hastaneler vb.) insanlar arası iletişimin de üst seviyede olduğu ve birbirinden farklı insanlarla karşılaşmak ve hatta birlikte çalışmak zorunda kaldığımız yerlerdir. İş yerinde birbirinden farklı geçmişlere, tecrübelere, yaşam öykülerine ve bakış açılarına sahip onlarca insanla bir arada bulunmak zorunda kalırız. Bu denli özgün bir ortam olan iş yerlerinde normalden sapan davranışlar sergileyen, çevresini zehirleyen, toksik insanlarla karşılaşmak da olasıdır. Toksik insanlar, diğerlerinin iş verimini düşüren, motivasyonlarını aşağıya çeken, iş arkadaşlığının doğasına aykırı davranan, empatiden uzak ve ortamı geren tiplerdir. Toksik insanlardan tamamen kaçınmak mümkün olmasa da bu kişilerle ilişkilerimizi doğru şekilde yönetebilmek önemlidir.
Toksik ilişki nedir?
Sosyal alanda sıklıkla karşılaşılan bir olgu olan toksik ilişki, söz veya davranışlarıyla iş yerindeki diğer insanlar üzerinde olumsuz etki yaratılmasıdır. Çalışanlar arasında uyumsuzluk yaratan, çalışanın kötü hissetmesini sağlayan, iş yerinde sorun çıkaran veya sürekli gerginlik peşinde koşan, çoğunlukla dedikoducu veya yıkıcı karakterde insanlar olan toksikler, iş yerinde ekip arkadaşları olabileceği gibi yönetici de olabilir. İş yaşamımızın büyük bölümü, özel yaşamımıza taşındığından bu tür toksik ilişkilere maruz kalmak insanın yaşamını olumsuz etkileyebilir. Toksik kişinin olumsuz etkisi çoğu kez psikolojik zorlanma, depresyon ve diğer hastalıklara da neden olabilir.
İş yerinde toksik insanları fark etmek her durumda mümkün olmaz. Özellikle bu kişiye yakınsak veya onunla aynı ortamı paylaşıyorsak zehrin etkisini de fark edemeyiz. Hatta o kişinin zehirli bir ilişki biçimi yarattığını bile inkar edebiliriz. Ancak toksik ilişkiye maruz kaldıkça çevremizin değiştiği, insanlarla aramızda duvarlar örüldüğü veya toksik kişinin dengesiz tavırlar sergilediğini fark ettiğimizde ne derece manipüle edildiğimizi de fark etmeye başlarız. Toksik kişiler bencil, narsisistik ve kontrol bağımlısı insanlardır. İş ortamında kabul görmek veya onaylanmak için her tür riski göze alırlar, herkese bulaşabilir ve anlamsız kavga çıkarabilirler. Çoğu toksik psikopatolojik belirtiler gösterir; şizorfeni de toksikler arasında yaygındır.
Toksik ilişkiler düzelebilir mi?
Basit bir şekilde cevap vermek gerekirse ‘hayır’ düzelmez. Kişi kendisinin toksik olduğunun farkında ve tedavi oluyorsa düzelme ihtimali var. Ancak zehirleyici niteliklerini fark etmemiş biri sürekli yer değiştirecek ve kendisiyle birlikte toksik özellikleri beraberinde getirecektir. Ayrıca hata kabul etmeyen, eleştirilmeyi sevmeyen, suçu sürekli karşısında arayan bir kişinin bu tavırları kolay terk etmesi de söz konusu olmaz.
Toksik insanlar, yıkıcıdır. Onların yıkıcı etkisi, içlerinde biriktirdikleri yoğun aşağılık kompleksi ve hırsın sonucudur. Diğerlerinin başarılarını kıskanırlar. Farklılıklara tahammülleri yoktur. Değişime kapalı, sürekli eleştiren ve olumsuz kişilik özellikleriyle pek de sevilmeyen bu kişileri düzeltebilmek ve sağlıklı bir ilişki ortamı yaratmak yoğun enerji harcamayı gerektirir ve genellikle bu girişimler de sonuç vermez. Onları düzeltmek yerine, onlardan sakınmak veya kendimizi tanıyarak davranışlarımızı kontrol etmeyi öğrenmek daha akla yatkındır. Çünkü toksik kişi, size saldırdığında kontrollü olmak, ona cevap vermemek veya anladığı dilden konuşmanın mümkün olmadığı er ya da geç anlaşılacaktır.
Toksik ilişkilerden nasıl sakınabiliriz?
İş ortamında belirli düzeyde stres ve rekabet olması doğaldır. Ayrıca stres ve yapıcı rekabet verimliliği de arttırır; ancak yıkıcı bir hırsın eşlik ettiği dedikodu ve kavgacı kişilerin olduğu yerde ne verim ne de başarıdan söz edemeyiz. Rekabetin yıkıcı formunda zehirli niyeti olan kişi, iş arkadaşının imajını yerle yeksan etmek için elinden geleni yapar. Onun başarısızlığından memnun olur ve kendi başarılarını öne çıkararak diğerlerini değersizleştirmeye çalışır. Toksik kişi, diğerlerinin açıklarını arar; bulamazsa iftira atar. Onlarla arasında her zaman fark olsun ve diğerleri hep ona hizmet etsin, saygı duysun ve ondan emir alsın ister. Böylesi bir ortamda çalışmak herkes için zorlayıcıdır. Özellikle birlikte çalıştığın insanı seçme imkânının olmadığı kamu kurumlarında, böylesi insanlar hele bir de yönetici pozisyonundaysa, çalışmak oldukça zorlayıcıdır. Ancak bu insanlar ilişkiyi belirli bir seviyede tutarak ve onlarla özel ilişkilerden uzak durarak sınırlı iletişimle kişi kendini koruyabilir. Peki, bu nasıl olabilir?
Öncelikle kişi kendini tanımalıdır. Becerilerini, eksikliklerini, sınırlarını ve daha da önemlisi gerçekte kim olduğunu bilmek önemlidir. Jim Rohn; “İnsan, en çok vakit geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır” der. Çevremizden farklı değiliz, yani kimlerle yakın ilişki içindeysek onlara benzemeye başlarız. İletişim ağına dâhil edeceğimiz insanların kişilik özelliklerine dikkat etmeli ve kendimizi toksik insan profilinden korumalıyız. Özellikle yönetici pozisyonundaki toksiklere karşı daha dikkatli olmalı, öz güven kaybına uğrayabileceğimiz ilişkilerden kaçınmalıyız. Ayrıca bizi manipüle edecek öz saygımızı düşürecek, pasifize edecek, sürekli eleştirecek bir ilişkide mümkün olduğunda yapıcı bir dil kullanmalı, çatışmalardan kaçınmalı, gerekiyorsa toksik kişinin eleştiri ve ego kırıcı söylemlerini duymazdan gelmeliyiz. Çünkü bir rus atasözü der ki “domuzla güreştiğinde üstün kirlenir ama ne sana ne de domuza bir zarar gelir”. Yani toksik kişiyle kurulacak ilişkide ona zarar gelmeyebilir ama bizim imajımız yıkılabilir.
Toksik insanlar karmaşanın, kavganın ve anlaşmazlığın var olduğu ortamları severler; böyle ortamlarda kendilerine çıkar sağlamaya çalışırlar. Bazı toksikler etik ilkleri gözettiğini söyler, iftira atmaktan veya suç işlemekten de çekinmez. Bize diğer çalışma arkadaşlarımızın yeteneksizliklerinden bahseden, sürekli insanlar hakkında konuşmaya çalışan kişinin yükleyeceği negatif enerjilerden kendimizi uzak tutmalı ve bu ortamının dışında bir yere konumlanmalıyız. Toksik insanla birlikteyken dedikoduyu tadında bırakmak, insanları eleştirmemek veya onların başarısızlıklarıyla alay etmemek önemlidir.
Toksik insan hiyerarşi olarak altta olsa da insanlara emirler yağdırmaya ve direktifler vermeye meyillidir. Bu kişilerin bizi yönlendirmesine izin vermemeli, yapmak istemediğimiz şeylerde net bir tavır sergilemeli ve hayır diyebilmeliyiz.
Ama elbette toksiklerden korunmanın en güzel yolu toksik çalaşana karşı birleşmek… Karşısında belirli bir güç olduğunu anlayan toksik ya durumu kabullenip çekingenleşecek ya da daha da saldırganlaşacaktır. Saldırganlaşma genellikle iftira atma, kavga çıkarma veya hakaret içeren sözlerle diğerlerini alaşağı etmeye çalışma gibi stratejileri de içerebilir. Her ne şekilde olursa olsun aşağılık kompleksinin üst seviyesi olan toksik kişilere karşı dikkatli olmak, alınabilecek en iyi önlemdir.